Sâsânî Hükümdarı Şah Şehriyâr, karısının kendisini aldattığını öğrenir ve bu duruma çok öfkelenir ve karısını idam ettirir. Şah Şehriyâr, daha sonra tüm kadınların sadakatsiz, nankör olduğuna inanmaya başlar. Hiçbir kadına güvenmediği için ülkedeki tüm bekar genç kızlarla evlenip ertesi gün o kızları idam ettirir. Şah Şehriyâr ülkede ki bütün
Film yapmak için pahalı teknik araçlar gereklidir. İşte bundan dolayı, sinema, bir sanat olmadan önce, bir sanayi, bir ticarettir ve tarihsel gelişiminde de böyle olmuştur.
Yazımın başlığında belirttiğim gibi filmi bilenler Inceptıon Türkçe karşılığı olan başlangıç filmi de neymiş alsana Binbir Gece Masalları .Hikaye içinde hikaye...Sürükleyici mi sürükleyici olay örgüsü...Boşuna Tv dizilerini izlemeyin dizinin alası bu kitapta.Birbirinden absürt senaryolar ,farklılıklar daha bir çok yaşantılar.
Bir film, sinema sanatının büyüsüyle, yaşamın gerçekleri arasında gizlenen bir ışığı bulmaya yardım ederek, insan topluluğunun seçkin bir yorumcusu ve yol göstericisidir.
İlk kitabına oranla edep sınırları içine girebilir. Tabi ki belli başlı yerlerde uçuk erotik sahnelere denk geliyoruz. Bu arada gerçekten çok kötü fantezileri var. Okuyanları bile utandıracak türden sapıklıklar içeriyor. Bir kadına sahip olabilmek için içtiğine ilaç katıp uyutmak filan, resmen tecavüz... belli başlı şeyler hoşuma gitmese de masallar akıcı ve merak uyandırıyor. Sonunda ne olacak diye düşünürken sizi ters köşe edebiliyor. Bunu Ali Bekkar ve Şemsü-n Nehar'ın hikayesinde rastladım.
Kendisini terk eden sevgilisinin peşinden Paris'ten İstanbul'a gelerek, kötü yola düşmekten Dehri Efendi adlı bir zenginin konağına mürebbiye olarak sokulmakla kurtulan Matmazel Anjel'in evdeki erkeklerin tümünü baştan çıkarmaya kalkışması ve sonunda uygunsuz girişimini ağzına yüzüne bulaştırıp bütün foyalarının meydana çıkmasını anlatan filmin, bu durumuyla, âdeta işgal kuvvetlerine karşı gizli bir protesto havası taşımasından, Anadolu'da gösterilmesi, bu kuvvetlerin sansürü ile yasaklandı. Böylece "Mürebbiye", Türkiye'de ilk sansüre uğrayan film oldu.
Türkiye'de bir Türk'ün çektiği ilk film de bir belge filmidir. 1914'te Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'ne karşı İttifak Devletleri safında savaşa katılmasıyla, yapılan ilk işlerden biri Yeşilköy'de (eski adıyla Aya Stefanos) dikili bir anıtın bombalanması oldu. Bu anıt 1877'de sonuçlanan Türk-Rus Savaşı'nı izleyerek aynı yerde kötü şartlarla imzalanan bir anlaşmanın anısını sembolize ediyordu.
Olayın önemli yönü, bu anıtın yıkılışının Türk sinemasının başlangıcına yol açmasından geliyordu. İlk olarak bir Türk sinemacısı, bu olaydan dolayı kamerasını çalıştırarak ilk Türk filmini meydana getirmişti.